Reel Ekonomi bu hafta Ocak 2015’ten itibaren Euro’yu kabul edecek olan Litvanya ekonomisini konu alıyor. 2007 yılında Euro Bölgesi’ne katılmayı reddeden bu ülke artık
Litvanya ekonomisi büyük sıkıntıların ardından 2011 yılında büyümeye başladı ve kişi başına düşen gelir de hızla artıyor. Enflasyon kontrol altında, istihdam artıyor, kamu borcu azalıyor… Avro Bölgesi’ne katılan 19. ülkeyi hemen tanıyalım.
14. yüzyılda Litvanya Büyük Dükalığı, günümüz Litvanya, Beyaz Rusya, Ukrayna, Rusya ve Polonya’nın bazı kısımlarını kapsayan Avrupa’nın en büyük ülkesini oluşturuyordu.
1990 yılında Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını ilan eden ilk ülke olan Litvanya, 2004 yılında Avrupa Birliği ve NATO’ya üye oldu.
Polonya, Letonya, Belarus ve Kalinigrad Oblastı ile komşu olan ülkenin yüzde 84’ü Litvanyalılar, yüzde 6’sı Polonyalılar ve yüzde 5’i Ruslardan oluşuyor.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Litvanyalılar 1922’den itibaren “Litas” para birimini kullandılar, ancak 1993’e kadar yavaş yavaş rubleye geçtiler.
Litalar 1994’te ABD dolarına, 2002’de ise euroya sabitlendi.
Ancak yüksek enflasyon nedeniyle Litvanya 2007 yılında Avro Bölgesi’ne katılmayı reddetti.
Bir ülke para birimini değiştirdiğinde enflasyondan her zaman korkulmuştur. Ancak resmi çifte tarife sistemiyle insanlar ürünlerin gerçek değerini biliyor.
Bir diğer çekince ise eurodan sonra tek fiyat politikasının ve faiz oranlarının düşük seviyelerde kalması. Ancak orta vadeli istihdam artışının uzun vadeli yapısal reformlarla devam etmesi bekleniyor.
Litvanya 1 Ocak’ta Euro’ya geçiş için gün sayıyor. Yılın ilk 15 günü Rita ve Euro birlikte kullanılacak. Bankalar ve postaneler yeni para birimine hazırlanıyor. Tüccarlar ve vatandaşlar yeni para birimlerini kullanmaya başladı bile…
Birçok mağaza euroya geçişte fiyatları artırmama yönünde ortak karar aldı. Ayrıca 40 temel ürünün fiyatları takip edildi ve hükümet önümüzdeki ağustos ayına kadar listeye 100 farklı tüketim ürününü ekledi. Litvanyalılar yeni para birimine hazırlıklı olduklarını söylüyor.
Avrupa Birliği üye ülkeleriyle karşılaştırıldığında Litvanya’daki maaşlar en düşük seviyededir. Bu nedenle ücretler yüzde 4-5 oranında artmaya başladı ancak uzmanlar işgücü verimliliğinin bir süre daha yavaşlayacağını söylüyor.
Litvanya’nın nüfus yapısına ilişkin çok önemli bir konuya değindiniz. Nüfusun hızla yaşlandığı, daha fazla emekli maaşı ödenmesi gerektiği, yaşlanan bu kesimin yüksek beceri gerektiren mesleklere uyum sağlama konusunda iş bulmakta zorlandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu konu çok önemlidir ve yapısal reformların uygulanmasında önemli bir yer tutmaktadır.
Şimdi AB’ye katılan ancak Euro’yu benimsemeyen Polonya’ya bakacağız.
Anketlere göre halkın üçte ikisi euroya karşı görünüyor. Bunun temel nedeni ekonomik büyümenin gereksiz yere hızlı ilerlemesidir. Polonya, Avrupa Birliği içerisinde 2008 yılında yaşanan ekonomik krizden etkilenmeyen tek ülke. Ancak bu ülkenin başka sorunları da var. Kişi başına düşen milli gelir Avro bölgesinin üçte birinden az ve enflasyon oranı da sıfırın altında.
Ancak Dünya Bankası, Polonya’nın avroyu kabul etmesi halinde faydanın daha büyük olacağı görüşünde…
Ekonomi bir yana, uzmanlar komşu Ukrayna’daki sorunlar nedeniyle Polonya’nın Brüksel’e daha yakın olduğuna inanıyor. Hükümet, Polonya’nın Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük güvenlik sorununu yaşadığına inanıyor.
Litvanya, Batı Avrupa pazarı için yoğun bir şekilde çalışmakta ve diğer ülkelerle yeni anlaşmalar yapma fırsatlarını aramaktadır. Yaptırımlardan önce Rusya’ya ihracat oranı yüzde 20 civarındaydı. Birçok girişimci Rusya pazarının çok riskli olduğunu söylüyor.
Litvanyalı Gazprom şirketi ile yapılan anlaşmaya ek olarak, gazprom enerji fiyatlarını %20 oranında düşürdü. Yani Litvanya sıvı doğalgaz ithalatına çoktan başladı. Şimdi de Norveçli Statoil firmasıyla anlaşma imzaladı. Bu bölgede bir risk vardı. Ancak artık başka bir ülkeden enerji satın alabilecekleri için bu durum ortadan kalktı. Şimdi Litvanya elektrikle ilgili iki önemli anlaşmayı sonuçlandırmaya çalışıyor. Biri İsveç’e, diğeri Polonya’ya bağlanacak.