Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 2018 yılında 33 özel kişiye “anayasayı ihlal” suçundan verilen müebbet hapis cezalarını onadı ancak Yargıtay Başsavcılığı, kınama kararına karşı çıktı.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, çarşamba günü açıkladığı kararda, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul'daki Türk Telekom binasına el konulmasıyla ilgili davada 31 sanığın müebbet hapis cezasını bozarak tahliyelerine karar verdi.
Türk Telekom baskını ve darbe girişimi sırasında aralarında Acıbadem ilçe başkanı Mete Sertbaş'ın da bulunduğu 6 kişinin öldürülmesine ilişkin eylemlere ilişkin ömür boyu hapis kararları 20 Nisan 2018'de açıklandı.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada mahkeme, 7 üst düzey sanığa “anayasaya aykırılık” ve “kasten öldürme” suçlarından 7'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verirken, 28 özel kişiyi de müebbet hapis cezasına çarptırdı. aynı suçlardan dolayı cezaevinde.
O dönemde mahkeme sadece bir özel kişiyi beraat ettirmeye karar verirken, diğer beş kişi de anayasayı ihlal ve “kişi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarından ömür boyu hapis ve hapis cezasına çarptırılmıştı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 33 özel kişiye “anayasaya aykırılık” suçundan verilen müebbet hapis cezasını onadı.
Bu onay kararının ardından Yargıtay Başsavcılığı 33 özel kişinin mahkûmiyetine karşı çıktı.
Cumhuriyet Başsavcılığı, itiraz dilekçesinde, “özel sanıkları doğrudan vatandaşlara ateş ederek kasten öldürdükleri suçlamasına ilişkin yeterli delil bulunmadığını” ve “kaçınılmaz bir hata yaptıklarını” ileri sürerek hükümlerin iptalini talep etti. “Anayasaya aykırılık” suçu.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, dava dosyasını inceledikten sonra istisnayı yeterli bularak 31 sanık hakkındaki hükmü bozarak tahliyelerine karar verdi.
Diğer iki kişinin davası ise daha sonra Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda karara bağlanacak. “Cezanın bozulması”nın gerekçeleri ve 31 özel kişinin tahliye kararı daha sonra yazılacak.
FETÖ/PDY
Gülen Örgütü, 1999 yılından 20 Ekim 2024 tarihindeki vefatına kadar Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) yaşayan Fetullah Gülen tarafından kurulmuş olup, “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)” olarak anılmaktadır. Türkiye.
Kurulduğu günden bu yana çok sayıda şeffaflık eleştirisine konu olan Gülen yapılanması, Türk hükümeti içinde “paralel bir yapı” oluşturmak, sınav sorularını çalmak ve yapıyı sert bir şekilde eleştirmekle suçlanıyor. Dr. Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy gibi “komplo davaları” örgütü Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesi ve Yarbay Ali Tatar'ın intiharına neden olan askeri casusluk, terör örgütünün örgütü Hrant Dink'in öldürülmesiyle suçlanıyor. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ve daha birçok suç eylemi.
Grubun lideri Gülen, ölümüne kadar tüm bu iddiaları yalanlamıştı.
Ancak uzun yıllar “sağ kolu” olarak anılan Nurettin Veren'den, Gülen'in yeğeni Ebuseleme Gülen'e kadar pek çok itirafçı yapıyı eleştiriyor ve bu suçlamalarda doğruluk payı olduğunu söylüyor.
Yapılanmaya ilişkin ilk dava 1999 yılında açıldı. Savcı, hazırladığı iddianamede, üyelerin ve yapının lideri olan Gülen'in “anayasal sistemi değiştirme amacı güden yasa dışı örgüt oluşturduğu” gerekçesiyle hapis cezası istemiyle dava açmıştı. İslami esaslara dayalı bir devlet kurmak ve bu amaçla faaliyetlerde bulunmak.”
AK Parti'nin 2013 yılında Gülen yapılanmasıyla ilişkilerinin bozulması ve özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından yapıya karşı açılan davalarda çok sayıda kişi hapse atıldı.
Gülen örgütüne yakınlığıyla bilinen bazı milyarder işadamları cezaevine girmezken, OHAL döneminde alt düzey üyelerin cezaevine girip kanun hükmünde kararnamelerle işten atılmaları da sıklıkla eleştiriliyor.
Konuya ilişkin eski AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar, “FETÖ borsası”nın bulunduğunu ve yeterince rüşvet veren iş adamlarının cezaevine girmediğini söyledi.
Tayyar, “Milyonlarca dolar kazanılıyor. Ben de onu söylüyorum. Evet. İş adamlarını itirafçı adı altında serbest bırakıyorlar. Bu Türkiye'nin birçok yerinde oluyor.”